Sabah işe giderken, akşam eve dönerken ya da hafta sonu bir yerlere yetişmeye çalışırken hepimizin dilinde aynı cümle: “Bu trafik çekilecek dert değil!” Peki, şikâyet etmek yerine çözüm üretmeye ne dersiniz? İstanbul’un trafik sorununu konuşalım ve bu karmaşaya bir çözüm bulmaya çalışalım.
Metro, Bisiklet ve Motor: Alternatifler mi, Sorunlar mı?
Farklı ulaşım teknolojilerine geçiş harika bir fikir! Metro, bisiklet, motosiklet… Daha hızlı, daha pratik, zamandan tasarruf ettiriyor. Ancak gelin görün ki sorunlar burada da bitmiyor.
- Motosiklet: Motor kullananlar, özellikle kadın sürücüler, trafikte sürekli risk altında. Taciz mi dersiniz, dikkatsiz sürücüler mi… Hepsi mevcut.
- Bisiklet: İstanbul’un engebeli arazisinde nefesin yetiyorsa helal olsun! Örneğin Fulya’da oturan bir astım hastasının bisikletle sokağın başını geçmesi bile madalya gerektiriyor.
- Metrobüs: Ah, o metrobüs… Hele bir de iş saatinde! Balık istifi yolculuk, üstüne bir de kişisel hijyenine dikkat etmeyenler… Deodorant bir yana, sabun ve suyu bile kullanmayan insanlar arasında yolculuk etmek bazen sınırları zorluyor.
Peki, Dünya Nasıl Çözüyor?
Trafik planlaması, şehirleşme, dengeli arazi kullanımı… Gelişmiş ülkeler bu konulara bilimsel yaklaşırken bizde iş biraz hayale kalmış gibi görünüyor. İstanbul gibi bir şehirde çözüm basit: Dengeli nüfus dağılımı! Ama bunu hayata geçirebilmek için başka şehirleri cazip hale getirmeliyiz.
Anadolu’da Cazibe Merkezleri: İstanbul’un sırtındaki yükü hafifletmek için diğer şehirlerin hem ekonomik hem sosyal açıdan cazip hale gelmesi şart. Ancak ne yapıyoruz? Ataşehir’e finans merkezi kuruyoruz, yokuşların yanına 30 katlı gökdelenler dikiyoruz. Sonuç? Daha fazla yoğunluk, daha az yeşil alan.
Yeşili Unutma, Geleceği Düşün
İstanbul’un yükünü azaltmak için yalnızca ulaşım değil, yapılaşma ve altyapıda da köklü değişiklikler gerekiyor. Şehirlerimizi sadece betondan ibaret hale getirmek yerine yeşil alanlara yer açmalıyız. “Mezara götüremeyeceksin o paraları!” diyesi geliyor insanın. Biraz da çocuklarımızı, torunlarımızı düşünelim, değil mi?
Sonuç: Çözüm Basit, Ama Sabır Gerek
Trafik çilesi yeni yollarla bir nebze hafifleyebilir ama asıl çözüm, nüfusu dengelemek, diğer şehirleri cazip hale getirmek ve insanlarımızın alışkanlıklarını değiştirmekten geçiyor. Biliyorum, kolay değil. Ama bir yerden başlamazsak, bu döngü devam edecek.
Unutmayın, her büyük değişim küçük bir adımla başlar. Peki, siz İstanbul trafiği için ne önerirsiniz?