Afrika kıtası, yüzyıllardır süren sömürge döneminin etkilerini geride bırakmaya hazırlanıyor. Özellikle Batı Afrika’da etkisini yoğun şekilde hissettiren Fransa, son yıllarda artan tepkiler ve bağımsızlık talepleri karşısında askeri varlığını azaltma kararı aldı. Fransız askerleri, birer birer bölgeden çekilirken, bu durum Afrika ülkeleri ve uluslararası toplum tarafından yakından takip ediliyor.

Afrika’daki askeri varlığı, özellikle Sahel bölgesinde terörle mücadele ve istikrarı sağlama gerekçeleriyle uzun yıllardır devam ediyordu. Ancak son dönemde, Mali, Burkina Faso ve Nijer gibi ülkelerdeki yönetim değişiklikleri ve artan anti-Fransız sentiment, Paris yönetimini zor durumda bıraktı. Yerel halk ve yeni yönetimler, Fransız askerlerinin bölgeden çekilmesini talep ederken, Fransa da bu çağrılara kayıtsız kalmadı.
Fransa’nın Çekilme Kararı ve Yeni Strateji
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklamalarda, Afrika’daki askeri varlıklarını yeniden yapılandıracaklarını duyurmuştu. Bu kapsamda, Mali’deki “Barkhane Operasyonu” resmen sona erdirildi ve askerler ülkeden çekildi. Benzer şekilde, Burkina Faso’daki Fransız birlikleri de ülkeyi terk etti. Nijer’de ise Eylül 2023’te gerçekleşen askeri darbenin ardından Fransız askerlerinin çekilme süreci hızlandırıldı.
Fransa’nın bu hamlesi, sadece askeri bir geri çekilme değil, aynı zamanda Afrika’daki politik ve ekonomik stratejisinin de yeniden şekillendiğinin bir göstergesi. Paris yönetimi, artık “müdahaleci” bir politika yerine, yerel ortaklarla iş birliğini ön plana çıkaran bir yaklaşım benimsemeyi hedefliyor. Ancak bu yeni stratejinin ne kadar başarılı olacağı ise tartışma konusu.
Afrika Ülkelerinin Tepkisi ve Bağımsızlık Arayışı
Fransa’nın çekilme kararı, birçok Afrika ülkesinde memnuniyetle karşılandı. Özellikle genç nüfus ve sivil toplum örgütleri, sömürge döneminin kalıntılarının tamamen ortadan kalkması gerektiğini savunuyor. Mali ve Burkina Faso gibi ülkelerde, Fransız askerlerinin çekilmesi, ulusal bağımsızlık ve egemenliğin sağlanması açısından önemli bir adım olarak görülüyor.
Ancak bu süreç, beraberinde yeni sorunları da getiriyor. Özellikle terör örgütlerinin faaliyetlerinin arttığı Sahel bölgesinde, Fransız askerlerinin çekilmesiyle birlikte güvenlik boşluğu oluşması endişeleri dile getiriliyor. Yerel yönetimler, bu boşluğu doldurmak için Rusya ile yakınlaşma ve Wagner Grubu gibi özel askeri şirketlerle anlaşma yoluna gidiyor. Bu durum, bölgedeki güç dengelerini değiştirirken, uluslararası toplumun da dikkatini çekiyor.
Uluslararası Toplumun Rolü
Fransa’nın Afrika’dan çekilme süreci, uluslararası toplum tarafından da yakından izleniyor. Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği gibi kuruluşlar, bölgedeki istikrarın korunması için çaba gösterirken, Batılı ülkeler de yeni stratejiler geliştiriyor. Özellikle ABD ve Avrupa Birliği, terörle mücadele ve kalkınma projeleri kapsamında Afrika ülkelerine destek vermeye devam ediyor.
Ancak, Afrika ülkelerinin en büyük beklentisi, kendi kaderlerini tam anlamıyla tayin edebilmek ve sömürge döneminin izlerini tamamen silmek. Bu süreçte, yerel yönetimlerin kapasitelerini artırması ve uluslararası iş birliklerini dengeli bir şekilde yürütmesi büyük önem taşıyor.
Afrika’da sömürge döneminin sona ermesi, kıta için tarihi bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Fransız askerlerinin çekilmesi, bağımsızlık ve egemenlik açısından önemli bir adım olsa da, bölgenin karşı karşıya olduğu güvenlik ve ekonomik sorunlar devam ediyor. Afrika ülkeleri, bu yeni dönemde kendi iç dayanışmalarını güçlendirirken, uluslararası toplumun da desteğiyle daha istikrarlı ve bağımsız bir gelecek inşa etmeyi hedefliyor.
Bu süreç, sadece Afrika için değil, dünya genelinde sömürge tarihinin izlerini silmeye çalışan tüm ülkeler için de önemli bir örnek teşkil ediyor. Afrika’nın yeni dönemi, umut ve zorluklarla dolu bir yolculuğa işaret ediyor.